Milos Teodosic, kariyeri boyunca Avrupa'nın fikrimce en iyi 3 antrenöründen ikisiyle (Ivkovic ve Messina) çalışma fırsatını buldu, Messina ile hala çalışıyor, çalışmadığı efsaneyle de kısmetse çalışacak.(inş!!)
Bu, çoğu oyuncuya nasip olmayacak bir nimet. Ama bu nimetten şu ana kadar tam olarak yararlandığını söyleyemeyiz herhalde. Ya da koçların mı ondan tam olarak yararlanamadığını söylemeliyiz, bilemiyorum.
Zeleznik’ten ayrılarak Atina’nın yolunu tutmasıyla 2007’den itibaren Euroleague'de forma giymeye başladı Milos Teodosic. Avrupa’nın en üst seviyesinde yani.. Top seviyede günümüze geçen altı sezonda,
07-08’de Olympiakos’ta Giannakis Panagiotis ile Playoff
08-09’da Olympiakos’ta Giannakis Panagiotis ile Final Four
09-10’da Olympiakos’ta Giannakis Panagiotis ile Final Four (final)
10-11’de Olympiakos’ta Dusan İvkovic ile Playoff
11-12’de CSKA’da Jonas Kazlauskas ile Final Four (final)
12-13’de CSKA’da Ettore Messina ile Final Four oynadı.. Şampiyonluk kısmet olmadı.
2007-2008 – Olympiakos
normal sezon: 5.6 sayı-2.1 asist / %57 saha içi, %23 üçlük
top 16: 5.5 sayı-2.5 asist / %41 saha içi, %41 üçlük
playoffs: 2.7 sayı-1 asist / %50 saha içi, %20 üçlük
2008-2009 – Olympiakos
normal sezon: 4.3 sayı-2.2 asist / %30 saha içi, %39 üçlük
top 16: 1 sayı-0.3 asist / %0 saha için, %20 üçlük
playoffs: 1 sayı-0.5 asist / %50 saha içi, %0 üçlük
final four: 4 sayı-1 asist / %50 saha içi, %66 üçlük
2009-2010 – Olympiakos
normal sezon: 11.2 sayı-4.3 asist / %67 saha içi, %38
top 16: 15.5 sayı-4.8 asist / %58 saha içi, %46 üçlük
playoffs: 15.5 sayı-8 asist / %46 saha içi, %47 üçlük
final four: 13.5 sayı-2.5 asist / %33 saha içi, %38 üçlük
2007-2008 ve 2008-2009 yıllarını ayrı tutmak gerek. O yıllarda takımın direksiyonundaki birinci isim Milos değildi. 07-08’de Lynn Greer, 08-09’da Papaloukas ve Greer rotasyonda Teodosic’in önünde yer alıyorlardı. Teodosic’in Euroleague’de direksiyonda olduğu ilk yılda (2009-2010) Olympiakos final oynadı ve o yıl, Milos’un bugünde dahil kariyerinin en yüksek ortalamalarını tutturduğu ve en verimli oynadığı yıl oldu. Looser denilen adam Final Four’un ilk maçında Partizan’a karşı 17sayı, kaybettikleri final maçında da Barça’ya karşı 10 sayı-3asist ile mücadele etti. O yıl Euroleague’in en iyi ilk beşine seçildi, Euroleague’in MVP’si oldu, yine aynı yıl Türkiye’de düzenlenen 2010 Dünya Basketbol Şampiyona’sının en iyi ilk beşinde de kendine yer buldu. Milos’un en iyi yılının bu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sonrasında ise, özellikle 2009-2010 ile karşılaştırdığımızda Milos’un kariyerinde bir düşüş boy gösterdi, bireysel istatistiklerinde fazla göze çarpan bir durum olmasa da CSKA ile favori oldukları 2 yılda yaşadıkları hayal kırıklığı ve bu yıla da hem CSKA’nın hem kendisinin sezona beklenilenin altında başlangıcı Teo’nun looser damgasını yemesine ve üzerine yapışmasına sebep oldu.
Kronolojik sıraya tekrar dönersek,
2010-2011 – Olympiakos
normal sezon: 13.8 sayı-4.5 asist / %47 saha içi, %32 üçlük
top 16: 7.7 sayı-2.7 asist / %17 saha içi, %25 üçlük
playoffs: 6 sayı-1.5 asist / %33 saha içi, %0 üçlük
10-11 sezonunda, geçen yılının aksine EL’de ki zorluk seviyesi arttığında istatistiklerinde gözle görülür net bir düşüş yaşadı. Aynı zamanda bu yıl Olympiakos formasıyla Teo’nun son sezonu oldu, playofllarda Siena’yı ilk maçta 89-41’lik skorla mağlup eden Yunan temsilcisinin sonraki üç maçı kaybederek Siena’ya kaybetmesini hatırlarsınız. Teo’nun playoff’da Siena’ya karşı ort. 15 dakika süre alarak, 6 sayı-1.5 asist-1 ribaund-2 top kaybı ortalamasıyla oynaması… gerçekten büyük hayal kırıklığı olmuştu.
Sonraki yıl, yıllık 1.9m€’dan CSKA ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.
2011-2012 – CSKA Moskova
normal sezon: 10.1 sayı-5.9 asist / %62 saha içi, %30 üçlük
top 16: 10.1 sayı-3.2 asist / %44 saha içi, %50 üçlük
playoffs: 9.5 sayı-6.5 asist / %50 saha içi, %30 üçlük
top 16: 13.5 sayı-3.5 asist / %42 saha içi, %33 üçlük
Koçluğa Kazlauskas’ı getiren, kadrosuna da NBA patentli Krilenko, Krstic gibi yıldızları katan CSKA, Eurolelague’in herkes tarafından tartışmasız gösterilen favorisiydi. Ancak finalde mucizevi bir şekilde geriden gelerek onları mağlup eden sakallı ve tayfasına engel olamadılar.
Milos’un kariyerinin az çok üzerinden geçtik, anlattık, istatistikleri, başarıları vesaire.. Biraz istatistiklerden bağımsız, kariyerinden bağımsız şeyler söylemek gerekirse.. Teo’yu bir iki cümleyle kısaca anlat deseler,
Boy 1.96, pozisyonuna göre uzun.. saha görüşü muazzam, iyi bir şütör, özellikle ısındığında durdurulması güç.. p&r oynaması ve oynatması, bahsetmeye gerek yok. hırslı, hem de fazlasıyla.. ‘’cesur’’-muydu mu? Ha bi de ‘’looser’’lık eklendi şimdi, öyle diyorlar, öyledir belki.
‘’cesur –muydu mu?’’ ifadesini kullandım, özellikle sezon başında, performansını düşüren en büyük faktörün kendine olan güvenini belli bir derecede kaybetmesine bağlıyorum. Rakamlarla da açıklamak gerekirse, 10-11’de normal sezonda 44, 11-12’de 35, 12-13’de 37, bu yıl ise 29 saha içi şutu kullanmış. 10-11’in normal sezonunda 32, 11-12’de 21, 12-13’de 25 kez serbest atış çizgisine gelmişken bu yıl bu rakam sadece 6 ‘’altı’’. Normal sezonda sadece 10 maçın 3’ün de çizgiye gelmiş ve toplam yineliyorum sadece altı serbest atış! İlk turda sakatlığı sebebiyle ‘’sadece 4’’ maç oynayabilen Jamont Gordon’da bu sayı 11. Kenan Sipahi’nin çizgiye gelme sayısı 10.. Bunların aldığı süredeki düşüşle alakası yok mu? haliyle var tabi ki. Messina’nın onu neredeyse kullanmadığı maçlar oldu. Geçen yıl normal sezonda aldığı süre 24.4’ün altına inmezken bu yıl 25 dakikanın altında 6 maçı var. En çok süre aldığı maçlar 30’ar dakikayla İstanbul’da ki FB Ülker ve Belgrad’da ki Partizan maçları.. FB maçı örneğin, bakıyorum, 30.16 dakika sahada kalıp maçı 0 sayıyla tamamlamış, 6 asisti var tamam, da 6 top kaybı?
Son iki yılda özellikle bu yıl içerisinde işlerin onun açısından tam tıkırında gitmediği ortada, performansında ki düşüş açık. Ama o benim gördüğüm en saf yeteneğe sahip oyunculardan biri ve onun zirvedeki adam olmaması kafasındaki bazı şeylerle yapacağı mücadeleye bağlı. Kafasıyla mücadelesinde ona yardım edebilecek konunun uzmanlarından biri şu an Türkiye’de. Yolu ona düşer umarım da bu adamı zirvede elleri arasında tutup havaya kaldırdığı euroleague kupasıyla görme mutluluğuna erişiriz, erişirim, kişisel temennim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder